Bu yazımda optik ve fotonik konusunda Türkçe düzenlenen en geniş katılımlı ve tanınmış konferans olan Fotonik Konferansı’ndaki notlarımı paylaşacağım. Konferansın 18.’si Bilkent Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 23 Eylül 2016 tarihinde gerçekleştirildi. Konferansa 500’den fazla katılımcı ilgi gösterdi. Konferansta 7 çağrılı sözlü sunum ve 88 poster sunumu yapıldı. En iyi poster ödülünü Bilkent Üniversitesi’nden sevgili dostum Ahmet Turnalı, geliştirdiği 3 boyutlu fonksiyonel silikon işleme yöntemi ile kazandı.
Konferansın ana konuşmacısı Cambridge Üniversitesi’nden Mete Atatüre’ydi. Konuşmanın başlığı Kuantum Işık Kaynaklarıyla Oyunlar olarak belirlenmiş. Konuşmada temel olarak kuantum dolanıklık (quantum entanglement) oluşturma çalışmaları anlatıldı. Kuantum objelerinin birbirleri ile etkileşimi için normal şartlarda fiziksel olarak yakın konumlarda bulunmaları gerekir fakat ışık yayınımı sayesinde fiziksel olarak uzak olan kuantum objelerde de kuantum dolanıklı gözlemlenebiliyor. Dr. Atatüre konuşmasında kuantum silme (erasure) ile kuantum objelerin birbirleri ile iletişime girmesine bile gerek kalmadan kuantum dolanıklı oluşturmanın yöntemini ve araştırma grubu ile elde ettikleri sonuçları açıkladı.
Gazi Üniversitesi Fotonik Araştırma Merkezi’nden Süleyman Özçelik konuşmasında merkezde yürütülen çalışmalardan bahsetti. Fotonik Araştırma Merkezi’nde IR detektörlerde kullanılan Ge kristallerin 4” çapında büyütülebildiğini aktardı. Bununla birlikte %23 verime sahip fotovoltaik güneş hücrelerin üretebildiklerini ve hedeflerinin %27 verime ulaşmak olduğunu açıkladı. Geliştirilecek olan milli uydu için de fotovoltaik güneş hücrelerini üreteceklerini belirtti. Bunlara ek olarak erken uyarı sistemlerinde kullanılan UV detektör geliştirme çalışmalarının olduğunu ve otomobillerde klima verimliliğini artırarak yakıt tüketimini düşürecek olan IR yansıtıcı cam üretimini gerçekleştirmek istediklerini söyledi.
Koç Üniversitesi’nden Sedat Nizamoğlu konuşmasında biomalzemelerden üretilmiş optik cihazları anlattı. Öncelikle geleneksel dikiş yöntemleri yerine, zarar görmüş dokuların lazerle tekrar birbirlerine tutturulması konusunda gerçekleştirilen çalışmalar gösterildi. Bu konuda lazerin doku içerisinde daha derinlere inmesini sağlayan fakat vücuda zarar vermeyen ve operasyon sonrasında vücuttan çıkarılma ihtiyacı duymayan malzemelerden üretilmiş ışın yönlendirici geliştirme çalışması aktarıldı. İkinci olarak canlı hücre kullanılarak lazer geliştirilmesi çalışması açıklandı. Bu çalışmada hücre içerisine enjekte edilen boyalar sayesinde hücre lazer ışıması gerçekleştirebiliyor ve bu işlem sonrasında canlılığını sürdürebiliyor. Son olarak ise LED aydınlatmalarda kullanılan kubbelerin ipekten yapılarak doğaya zarar vermeden çözünebilir hale getirilmesini amaçlayan çalışma sunuldu.
Bilkent Üniversitesi’nden Bayram Bütün terahertz ışınlar ile malzeme tanım ve teşhisi konusundaki çalışmalarını aktardı. Malzemelerin temassız ve hızlı bir şekilde tespitini sağlayan cihazın geliştirilme aşamasında uygulanan yöntemler açıklandı. Optik olarak pompalanan antenler sayesinde terahertz frekansında dalgalar üretiliyor. Terahertz üretici sistemin veriminin artırılması için gönderilen ışığı yoğunlaştıran optik nanaoantenler kullanılıyor. Üretilen dalgaların örnek malzeme üzerine gönderilmesi sonucunda geçirme veya yansıtma dalga boyları incelenerek malzemenin cinsi tespit ediliyor. Toplanan verilerin kıymetlendirilmesinde temel bileşen analizi (principle component analysis) yöntemi kullanılıyor. Üretilen cihazın optik, yazılım, mekanik, matematik ve istatistik tüm altyapısı araştırma grubu tarafından geliştirilmiş.
Boğaziçi Üniversitesi’nden Mehmet Burçin Ünlü sunumunda fotoakustik görüntülemenin biyoloji ve tıptaki uygulamalarını anlattı. Fotoakustik görüntüleme temel olarak lazer ile ısıtılan hücrede gerçekleşen genleşme soncunda oluşan titreşimin ultrason veya benzeri alıcılar ile tespit edilmesi ve görüntüye dönüştürülmesidir. Yapılan araştırmada femto saniye lazer kullanılarak kan içerisindeki hemoglobinlerin zarar görmesinin önüne geçiliyor ve hemoglobinden çıkan titreşimlerin optik cımbız (optical tweezers) içerisinde tutulan moleküle çarpması sonucu oluşan hareket sonucunda hemoglobin hakkında veri elde ediliyor. Elde edilen bu veri görüntüye dönüştürülüyor.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Emre Yüce programlanabilen fotonik başlıklı bir sunum yaptı. Sunumunda ışığın zaman, frekans ve uzayda nasıl kontrol edilebileceğini ve bunun sonucunda elde edilebilecek kazanımları açıkladı. Işığın bu şekilde kontrol edilmesi ile optik iletişim ve işlemci geliştirme şansı yakalanıyor.
Konferansta en iyi poster ödülünü alan çalışma silikon malzemenin yüzeyine zarar vermeden iç kısmının 3 boyutlu olarak işlenmesine imkân veren bir yöntem geliştirilmesi. Bu yöntemde düşük güçlü bir lazer işlenmek istenen malzemenin iç kısmına odaklanıyor. Silikonun arka yüzeyinden yansıyan ışın ile girişim yaparak iç kısımda yüksek enerji oluşturuyor ve bu noktada silikonun kristal yapısını değişmesini sağlıyor. Bu yöntemle geliştirilen çeşitli uygulamalarda gerçekleştirilmiş. Bunlardan ilki silikon içerisinde hologram oluşturma çalışması. Bir diğerinde silikon içerisine akışkan kanallar açılarak çip üzerinde teşhis yapabilen ekipman geliştirilmesi. Son olarak ise silikon içerisinde optik dalga kılavuzu (waveguide) oluşturarak ışığın yönlendirilmesine yönelik bir cihaz geliştirilmiş.
Son olarak konferansın genel yapısı ile ilgili notlarımı ve görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Daha önceki yıllarda bir yıl Ankara’da bir yıl İstanbul’da yapılmak üzere organize edilen konferans bundan sonra bir yıl Bilkent Üniversitesi’nde bir yıl da Koç Üniversitesi’nde yapılacak şekilde tekrar formatlanmış. Bu yıl yapılan organizasyonda her yıl olduğu gibi çay kahve molaları geniş tutularak katılımcıların birbirleri ile tanışmalarına ve aralarındaki ağı güçlendirmelerine yeteri kadar zaman tanınmış. Bunun yanında posterler için ayrılan alan maalesef gezmek için yeterince geniş değildi. Yaklaşık her yıl benzer sayıda poster katılımı olmasına rağmen, 75-100 arası, poster sunumları için ayrılan alan posterlerin incelenmesini ve kişiler arasında etkileşimi destekleyecek yapıda değildi. Umarım bundan sonraki konferanslarda daha geniş poster sunum alanları oluşturularak çalışmaların daha geniş incelenmesine olanak sağlanır. Bununla birlikte poster sunumlarının incelenmesi için ayrılan öğle arası zaman olarak gayet yeterli durumda. Önümüzdeki sene Koç Üniversitesi’nde yapılacak konferansta tekrar birlikte olmak umuduyla…