Meslek Lisesi Koçları Projesi Bölüm 1: Koçluk Eğitimi

MLK Projesi 2015-2017 (4)Günümüzde sosyal sorumluluk projelerinin topluma ve bireylere katkısı hemen herkesin malumudur. Ben de uzun süredir bir şekilde bu tip projelere katılarak gönüllü olarak çalışmak istiyordum fakat hafta içi iş yoğunluğu, hafta sonu da doktora için aldığım izinlerin telafisi ve doktora çalışmaları sebebiyle uygun bir vakit yakalayamamıştım. Doktora sürecinde derslerin bitmesiyle haftalık programım bir nebze de olsa rahatladı ve şirketimizin dahil olduğu tek –en azından benim bildiğim- sosyal sorumluluk projesi olan Meslek Lisesi Koçları programına katılabileceğimi düşündüm. Böylece hem başkalarının hayatında hem de kendi hayatımda küçük de olsa yeni değerler üretebilecektim.

Bu program boyunca yaşadığım tecrübeler hakkında burada yazmayı planlıyorum. Bu ilk yazımda programın başlangıcında aldığımız koçluk eğitiminden bahsedeceğim. Meslek Lisesi Koçları programında gönüllü koç olarak yer almak isteyen herkes bir tam gün süren koçluk eğitimini almak zorunda. Yoksa projede yer alamıyorsunuz. Tabi ki bu durum biraz esnetilmeye müsait. Gün içinde çok abartmamak koşuluyla gidip gelebiliyorsunuz.

Benim katıldığım eğitim Gordion Otel’de gerçekleştirildi. Eğitim ortamı olarak rahat ve ferah olması hoşuma gitti. Eğitim içerisinde bulunan grup çalışmaları için de mekân uygundu. Eğitimin başında projenin mekaniklerinden ve daha önceki yıllarda edinilen tecrübelerden bahsedildi. Asıl kısım olan koçluk eğitimi bundan sonra başladı.

Projedeki amacımız lisedeki öğrencilerin güçlü yanlarını fark etmeleri ve hayatlarının bundan sonrasını kendi potansiyellerine, isteklerine ve bakış açılarına göre tasarlayabilmeleri. Tek günlük koçluk eğitimin ana konusu projenin bu amacına ulaşmak için öğrencilerle nasıl iletişim kuracağımızdı. Bence bu eğitimden akılda kalması gereken en önemli nokta, koçların öğrencileri yönlendirmek yerine onların kendilerini tanımalarına yardımcı olması gerektiği.

Eğitimde koçlar ve öğrenciler arasındaki iletişim dört temel konu üzerinden aktarıldı; dinleme, soru sorma, cesaretlendirme ve geri bildirim. Eğitimin dört başlığından aklımda kalan ve önemli bulduğum hususları birer cümle ile şöyle özetleyebilirim. Dinleme evresinde koç öğrenciye değer verdiğini hissettirecek ve onu yönlendirmeyecek şekilde öğrencinin kendini aktarmasına izin vermeli. Soru sorarken konu ile değil öğrenci ile ilgili ve öğrenicinin kendisi için cevabını vermesi gerektiği tarzda açık uçlu sorular sormalı. Koç, öğrencinin özgüvenini geliştirmek için yaptığı olumlu hareketleri takdir etmeli ve daha iyisini yapabileceği yönünde kendisini cesaretlendirmeli. Son olarak ise koç geri bildirim verirken öğrenciye karşı açık olmalı ve kendisinden istediklerini sebepleri ile birlikte aktarmalıdır.

Eğitimde, koçluk ilişkisi kuracağım kişilerle nasıl iletişim kurmam gerektiğine dair temel konuları öğrenmiş oldum. Eğitim boyunca çeşitli gruplar içinde farklı kişilerle öğrendiklerimi uygulama fırsatı yakaladım. Buna rağmen asıl uygulamaya geldiğinde işlerin hiç de buradaki gibi gitmeyeceğinden eminim. Bu yazıda eğitimde yaşadığım tecrübeyi ve işin teorisini anlatmış oldum, öğrencilerle yapacağımız buluşmalardan sonra da gerçek ortamdaki uygulamaya dair yaşadıklarımı aktarırım.

USMOS 2015

banner2015

Ulusal Savunma Uygulamaları Modelleme ve Simülasyon Konferansı’nın (USMOS) 6.’sı 11-12 Kasım 2015 tarihleri arasında ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlendi. İki yılda bir düzenlene USMOS konferansı modelleme ve simülasyon alanında çalışan kurum ve araştırmacıları ulusal düzeyde bir araya getirmeyi amaçlıyor. Konferansın bu seneki konu başlığı Proje tedarik sürecinde simülasyon tabanlı karar ve planlama: Askeri ve sivil uygulamalar şeklinde belirlenmiş. Konferansın düzenleyicileri bu konu başlığı ile sivil sektörü de modelleme ve simülasyon konulu bu konferansa dahil etmeye çalışmışlar. Buna rağmen konferansın katılımcılarının önemli bir kısmı savunma sektöründendi. Konferansın odak konusunun tedarik sürecinde simülasyon olmasına rağmen iki davetli konuşmacının da bu başlıkla bağlantılı konuşma yapmaması konferansa odak seçilmesinin gelenekten öte önemi olmadığı algısı oluşturdu. Halbuki biri sivil diğeri de askeri alanda olmak üzere tedarik sürecinde simülasyon ve modelleme konusunda çalışan konuşmacılar davet edilseydi konferansın bu yılki konusu daha güzel işlenebilirdi.

Konferansın ilk davetli konuşmacısı NATO Modelleme ve Simülasyon Grubu’ndan (NMSG) Wim Huiskamp’tı. Huiskamp konuşmasında NMSG’nin nasıl bir grup olduğunu ve hangi konularda çalıştıklarını aktardı. Konuşmada araştırmacıların ağırlıklı olarak farklı simülasyonların birlikte çalışabilirliğinin artırılması üzerinde uğraştıklarını belirtti. Aynı harekât ortamında operasyon yürüten farklı unsurlara ait simülatörlerin aynı senaryo üzerinde ve eş zamanlı çalıştırılması NMSG’nin en önem verdiği çalışma alanı. Örneğin, F16, Mirage ve Eurofighter’ın aynı simülasyonda kullanılabilmesi gibi. Konferans dilinin Türkçe olmasına karşın Huiskamp, Türkçe bilmediği için, konuşmasını İngilizce yaptı. Bu durum diğer birçok ulusal konferansta olduğu gibi bana garip geldi. Çünkü Huiskamp davetli konuşmacı olarak katıldığı bir konferansta açılış konuşmaları, diğer davetli konuşma ve akademik sunumların hiçbirini takip edemedi. Bu absürt durum yerine ya yabancı konuşmacı davet edilmemeli ya da konferans dili İngilizce yapılmalı.

Konferansın diğer davetli konuşmacısı NATO Müşterek Harp Merkezi’nden (NJWC) Prof. Erdal Çayırcı’ydı. Çayırcı konuşmasında Türkiye ve NATO’daki modelleme ve simülasyon konularındaki eksikliklerden bahsetti. Konuşmanın dertleşme tadında olduğunu söyleyebiliriz. Kendisi bunu öz eleştiri olarak niteledi. Çayırcı konuşmasında Huiskamp’ın aksine modelleme ve simülasyon konusunda birlikte çalışabilirlik konusuna takılıp kalındığını söyledi. Bu konuda önemli bir noktaya gelindiğini ve bundan sonra asıl önemli olanın hibrit savaş ortamında siber savaş ve sosyal ağlar gibi yeni konuların modellerinin oluşturulup simülasyonlara dahil edilmesi olduğunu aktardı. Çayırcı’nın Türkiye özelindeki en önemli eleştirisi ise modelleme ve simülasyon çalışmalarının bireysel simülasyonlar üzerine sıkışmış olması.

Konferansta benim de bir arkadaşımla birlikte yapmış olduğum bir çalışmam vardı. Çalışmamızda kızılötesi bantta arazi modellemesi ve modelin doğrulanmasını nasıl yaptığımızı açıkladık. Sunuma katılım, diğer oturumlarla benzer şekilde, çok yüksek değildi. Buna rağmen sunum sonrasında dinleyicilerden soru gelmesi, çalışmamızın en azından dinleyiciler tarafından ilgi görmesi sevindiriciydi.