Tag Archives: senfoni

Chris Botti Konseri’nin Ardından

Hayatımda dinlediğim en iyi konsere bu akşam katıldım. Eve geldiğimde hissettiklerimi not etmek istedim. Etkinlik çıkışlarında dönüş yolunda hep birşeyler dinlerim ama bu sefer konserin kafamda biraz daha devam etmesini istedim ve sadece sürdüm.

Konseri bir caz quartete eşlik eden senfoni orkestrası ve dört konuk müzisyenden oluşuyor şeklinde tanımlayabilirim. Fakat senfoni orkestrasını da beşinci konuk gibi de düşünebiliriz.

Kemanın bulunduğu bölümlerde senfoni orkestrası ile birlikte konçerto ve cazın füzyonü tadı aldım. Büyük bir orkestranın katkısı ile keman bölümü çok görkemli bitiriş yaptı. Bu boyutta bir orkestra olmadan o kısım aynı coşkuyu oluşturabilir mi diye aklıma takıldı.

Caz müzikte en beğendiğim enstrüman sanırım saksafon ve bu akşam çok yetenekli bir saksafon müzisyenini dinledim. Hem solo kısımları hem de diğer sanatçılarla etkileşimi etkileyiciydi. Chris Botti’nin de bir pirinç enstrüman virtüözü olması sanırım saksafon için bu yeteneği ekibine dahil etmesinde etkili olmuştur.

Konser boyuncu diğerlerine kıyasla en zayıf kalan enstrüman bence piyano oldu. Fakat, davul enfes müziğinin yanına kattığı akrobasisi ve gösterisi ile olası tüm eksikleri kapattı diye düşünüyorum. Vokal ve kontrbasın düet yaptığı bölümde aklıma Devlet Tiyatrolar’ının Kontrabas oyununda kontrbas sanatçısının enstrümanına en uyumlu sesin mezzo-soprano olduğunu söylemesi geldi. Caz gruplarında her daim biraz arkadan kalan kontrbas mezzo ile birlikte olduğu kısımda parladı.

Konserin sonu o kadar yüksek bitti ki ilk kez bir konserde bis yapılmasın istedim. Çünkü, ne çalınsa artık o seviyenin altında kalacaktı. Sanırım ekipte bu durumun farkında ki alkışları karşılıksız bırakmadan ama çok da uzatmadan performansı tamamladılar. İyi ki katıldım dediğim bir konser oldu, umarım bu seviyede etkinlikler daha sık olur ve ben de dinleme fırsatı yakalarım.

CSO & Mariinsky Tiyatrosu Senfoni Orkestrası Ortak Konseri’nin Ardından

Hafta içi olmasına rağmen bu farklı konseri kaçırmak istemedim. Konseri dinlemek için beni motive eden birkaç başlık vardı. Bunlardan ilki, bu büyüklükte yabancı bir orkestra, tabir yerinde ise, ayağıma kadar gelmişti. Buna ek olarak, Rusya klasik müzikte ekol ülkelerden birisi ve misafir orkestra da bu ülkenin en prestijli organizasyonlarından birisi. Çalınacak eser ile icracı topluluğun ilişkisi de beni heyecanlandıran bir başka nokta oldu. Konserde Şostakoviç’in Leningrad senfonisi çalındı. Bir şehrin işgalden kurtuluş mücadelesini anlatan bu eseri o şehrin orkestrasından dinlemek konsere ayrı bir hikaye katıyordu. Son olarak ise konseri şef Valery Gergiev’in yönetecek olması da benim için konseri ilginç hale getiren konulardan birisiydi. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Münih Filarmoni Orkestrası’ndan kovulması ve önemli festival ve salonlardaki performanslarının düzenleyiciler tarafından iptal edilmesi ile gündeme gelen meşhur şefin yönetimine şahitlik etmek istedim.

Biletleri günler öncesinden tükenen konserin, bir çoğunun Rus olduğunu düşündüğüm önemli sayıda yabancı dinleyicisi de vardı. Kalabalık seyirciye mukabil icracı sanatçılar da bir hayli çoktu. Tam sayıyı bilmemekle birlikte, zannediyorum ki elli kadarı yaylı olmak üzere yüzün üzerinde enstrümandan oluşan bir orkestrayı dinledik. Yaklaşık yetmiş beş dakika kadar süren eserin ilk kısmında kimi zaman yüksek, sonunda ise daha zayıf çalan melodi aklımda en çok kalan yer oldu. Arasız uzun olan eserleri dinlemek benim için biraz güç oluyor. Özellikle kırkıncı dakikadan sonra düşük tempolu kısımlar varsa konsantrasyonumu kaybetmeye başlıyorum. Leningrad’da da benzer durumla karşılaştım. Sonuç olarak dinlemekten keyif aldığım güzel bir konseri daha geride bırakmış oldum.

Dore ve Mimi Konseri’nin Ardından

İlk senfoni konserimi üniversiteyi kazandığımda, oryantasyon kapsamında Bilkent Senfoni Orkestrası’ndan dinlemiştim. Sıkıcı olacağı düşüncesiyle ön yargılı olarak ama bir taraftan da içimde merakla gitmiştim konsere. Bildiğimiz manada bir konser değildi, senfoni nediri, nasıl dinleniri anlatan açıklamalı bir konserdi. O konser, benim klasik müziğe olan ön yargımı kırmaya yetti. Müptelası olmasam da ilk tanışıklığın ardından fırsat buldukça, yılda bir iki konser dinledim. 

Benim onsekiz yaşında yakaladığım yüz yüze klasik müzikle tanışma fırsatını, oğlum beş yaşında yakaladı. 26 Aralık 2021 tarihinde ailecek Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Senfonik Çalgılar Konseri’ni dinledik. Konser yeni inşa edilen binanın ana solununda idi. Konserin yanında bu güzel mimari eseri görmek ve deneyimlemek de ayrıca keyifliydi. Her gün görmeye alışık olduğumuz yapılardan ayrılan tasarımıyla orkestra binası, içine girdiğimde havamı değiştirdi. İçerde iki konser salonuna ek olarak, hediyelik eşya satış mağazası, müze ve kafe mevcut. Binanın altında kapalı otoparkı var, Cermodern’in önündeki açık otoparkı da kullanmak mümkün.

Konserin gerçekleştirildiği ana salonun içi de geniş ve etkileyiciydi. Konser belirtilen saatinden 15 dakika geç başladı, sanırım çocuklara yönelik bir konser olduğu için geç kalanların olabileceğini düşünerek böyle bir karar alınmış. Fakat, zamanında gelen çocukların da bekleme konusunda bir yetişkin kadar tahammül sahibi olamayacağı gözden kaçırılmış. Konserde Dore ve  Mimi YouTube kanalındaki müzik aletleri için bestelenmiş şarkılar çalındı, söylendi. Müzisyenlerin ne kadar iyi olduklarını söylememe gerek yok sanırım. Tüm program çocukların ilgisini celbedebilecek etkileyicilikte tasarlanmış, en azından beş yaşındaki oğlum tüm programı sıkılmadan ve ilgiyle takip etti. 

İnanıyorum ki bu konseri dinleyen çocuklardan ilerde iyi müzisyenler çıkacaktır. Outliers kitabından anladığım kadarıyla Ankara’dan önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde alışılmışın dışında başarıya sahip bir müzisyen  çıkacaksa, onunla aynı salonda konser dinlemiş oldum. Bildiğim kadarıyla, bu konser serisi 2022 yılı içersinde çalınmaya devam edecek. Umarım sadece Ankara’da kalmaz ve diğer şehirlerimizde de çocuklar klasik müzikle tanışma fırsatı yaklarlar. Düzenleyenler bu ilk konserden dünya prömiyeri olarak bahsettiklerine göre bunu uluslararası sahaya da taşıma vizyonuna sahipler. Diğer ülkelerde böyle bir konser/etkinlik sahnelenmiş midir bilmiyorum ama 23 Nisan gibi çocuklara adanmış bayrama sahip topraklardan, sınırları aşacak çocuklar için hazırlanmış bir performans çıkması beni tekrar gururlandırır.